Tarsus Haber| Yenises Gazetesi
Yazar: HALİL AKSOY - 23 Ağustos 2022 Salı - Okunma: 1561

SU DOLABI

“Su dolabı” kelimesine Türkçe Sözlük’te şu anlam verilmiş: “Bağ bahçe sulamak amacıyla bir eksen etrafında dikey biçimde dönerek bir akarsudan su aktarmaya yarayan düzenek, dolap.” Bir akarsuya kurulan su dolabı, su aktıkça döner ve kenarındaki kovalar su ile dolar. Altta dolan kovalar üst tarafa gelince arka boşalır ve sular arktan akarak bağı, bahçeyi veya tarlayı sular. Böylece ekili arazideki ürünler de sulanmış olur. Su olmasa dolabın, dolap olmasa kovanın, kova olmasa arkın, ark olmasa tarlanın, tarla olmasa tohum veya fidanın tek başına pek de bir anlamı yok. Hepsi birbirine bağlı, hepsi bir diğerine muhtaç. Su, dolabı döndürüyor; dönen dolap kovayı su ile dolduruyor; kova, suyu arka boşaltıyor; ark, suyu toprağa ulaştırıyor. Ortaya bir ürün çıkıyor. Birinin eksikliği istenen faydayı sağlamıyor. Eğitim de böyle... Öğretmen, öğrenci, eğitim sistemi, okutulan veya öğretilen bilgi, okul, aile ve toplum bir bütün... Bunlardan birinin eksik veya yetersiz oluşu, eğitimden beklenen faydayı sağlamaya engeldir. Öğretmen olmadan öğrenci, öğrenci olmadan ders kitabı, okul olmadan eğitim sisteminin olması bir anlam ifade etmez. Her biri diğerinin mütemmim cüzüdür. Gerek LGS gerek YKS gerekse KPSS’deki başarısızlıkların olağandan fazla olması, eğitim sistemimizde bir şeylerin eksik veya yanlış olduğunu gösteriyor. Sekiz veya on iki yıllık tahsil hayatından sonra girilen imtihanlarda soruların yarısına bile cevap verilememesi hatta YKS’de binlerce öğrencinin SIFIR çekmesi hiç de hayra alamet değil. Bu, görmek isteyenlere çok şeyi gösteriyor. Her şey zaman içinde aşınıyor, eskiyor, bozuluyor. Yerine göre bu parçalar yenisiyle değiştiriliyor. Değiştirilmesi mümkün olmayınca eskisi atılıp yenisi alınıyor. Bütün yaşananlar bizim eğitim sistemimizin de en azından bazı parçalarının değiştirilmesi veya bunlara müdahale edilmesi gerektiğini apaçık gösteriyor. Bu işte geç kalınması ileride daha büyük meselelerle karşılaşılacağının da bir habercisidir. Meselelere bütüncül yaklaşılmadığı müddetçe meseleleri çözüme kavuşturmak asla mümkün değildir. İyi bakılmayan fidandan iyi meyve almak nasıl  mümkün değilse iyi yetiştirilmeyen öğrenciden de beklenen faydayı sağlamak da öyle...