Tarsus Haber| Yenises Gazetesi
Yazar: HALİL AKSOY - 10 Ağustos 2022 Çarşamba - Okunma: 1551

KARPUZA DAİR

Haf­ta­lık seb­ze ve mey­ve alış­ve­riş­le­ri­mi İs­met­pa­şa Ma­hal­le­si’nde­ki cu­ma pa­za­rın­dan ya­pı­yo­rum. “Şu ağus­tos sı­cak­la­rın­da gü­zel bir kar­puz ala­lım, eve ge­lin­ce buz­do­la­bın­da so­ğut­tuk­tan son­ra na­sip­te var­sa yi­ye­lim.” dü­şün­ce­siy­le ge­çen haf­ta bir kar­puz al­dık. Al­maz olay­dık. Un, bul­gur, mer­ci­mek tü­rü er­za­kı bit­len­me­sin di­ye yaz­la­rı buz­do­la­bı­na ko­yu­yo­ruz. Do­lap­ta yer ol­ma­dı­ğı için kar­pu­zu iki üç gün dı­şa­rı­da tut­tuk. Do­lap­ta yer açı­lın­ca kar­pu­zu ke­sip do­la­ba ko­ya­lım de­dik ama kar­pu­zu ke­sin­ce gör­dük ki kar­puz de­ğil, fi­zi­kî ha­ri­ta. Da­mar da­mar yol­lar, te­pe­ler, çu­kur­lar, kıv­rım­lar... Kır­mı­zı, be­yaz, sa­rı çiz­gi­ler... Ta­dı­na ba­ka­lım de­dik. Tat yok. Ka­bak aşı­lı bir kar­puz. So­ğur­sa bel­ki ye­nir de­dik. So­ğut­tuk yi­ne de yen­me­si müm­kün de­ğil... Ser­de şa­ir­lik olun­ca di­li­mi­ze şu mıs­ra­lar gel­di: “Kar­puz al­dım pa­zar­dan / Hak sak­la­sın na­zar­dan / Dı­şı afe­ti dev­ran / İçi büs­bü­tün vi­ran.” Türk­çe Söz­lük’e gö­re di­li­mi­ze Fars­ça­dan ge­çen ve as­lı “har­bû­z” olan bu ke­li­me, Türk­çe­de kar­puz ola­rak kul­la­nı­lı­yor. Bu ke­li­me di­li­miz­de şu an­lam­la­ra ge­li­yor: 1. Ka­bak­gil­ler­den, sü­rün­gen göv­de­li, par­ça­lı sert yap­rak­lı, sa­rı çi­çek­ler açan bir bit­ki. 2. Bu bit­ki­nin dı­şı ye­şil ka­buk­lu, içi kır­mı­zı ve su­lu, iri mey­ve­si. 3. Lam­ba kar­pu­zu. 4. Ka­dın me­me­si.     Bu ke­li­me­den kar­puz­cu, kar­puz­cu­luk, kar­puz­lu gi­bi ke­li­me­ler tü­re­til­miş. Bir­le­şik ke­li­me­ler de şun­lar: kar­puz çat­la­tan, “çok so­ğuk su­” an­la­mı­na ge­li­yor. Şen­lik­ler­de kul­la­nı­lan yu­var­lak kâ­ğıt fe­ne­re kar­puz fe­ner de­ni­yor. Lam­ba kar­pu­zu ise “I­şı­ğı yu­mu­şat­mak için lam­ba­la­ra ge­çi­ri­len, mat cam­dan ba­sık vb. de­ği­şik bi­çim­ler­de nes­ne, kar­puz. Ebu­ce­hil kar­pu­zu şöy­le açık­lan­mış: “Ka­bak­gil­ler­den el­ma bü­yük­lü­ğün­de­ki mey­ve­si çok acı ve iç sür­dü­rü­cü, is­hal ya­pı­cı bir bit­ki, acı el­ma, acı kar­puz, acı ka­vun.” Bol büz­gü­lü, ka­ba­rık, kı­sa giy­si ko­lu­na da kar­puz kol de­nir. To­hum­luk ola­rak bı­ra­kı­lan kar­pu­za hal­kı­mız dip kar­pu­zu adı­nı ver­miş. Kü­çük bir kar­puz cin­si­ne de ku­ra­bi­ye kar­pu­zu adı ya­kış­tı­rıl­mış. Bir de kar­puz ku­ra­bi­ye var. Onu da me­rak eden­ler in­ter­ne­te bak­sın. Kar­puz­la il­gi­li de­yim­le­ri­miz az. Aya­ğı­nın al­tı­na kar­puz ka­bu­ğu koy­mak “Bir yo­lu­nu bu­lup bi­ri­ni işin­den, bu­lun­du­ğu ma­kam­dan et­mek, aya­ğı­nı kay­dır­ma­k” de­mek. Eşe­ğin ak­lı­na kar­puz ka­bu­ğu dü­şür­mek “A­yık­ma­sı­na, uyan­ma­sı­na yol aç­ma­k” an­la­mı­na ge­lir. Kar­puz ka­bu­ğu su­ya düş­me­den “Yaz gel­me­den, ha­va­lar ısın­ma­da­n” de­mek. Türk­çe Söz­lük, Kar­puz ka­bu­ğu­nu gör­me­den de­ni­ze gir­me için şu açık­la­ma­yı yaz­mış: “Bir işi en uy­gun za­man gel­me­den yap­ma.” an­la­mın­da kul­la­nı­lan bir söz. Kar­puz kes­mek­le ha­ra­ret sön­mez için de şu an­lam ve­ril­miş: “Si­ze kö­tü­lük yap­mış olan bir kim­se­den baş­ka­sı­na za­rar ver­mek­le o kim­se­den öç al­mış ol­maz­sı­nız.” Kar­puz tar­la­sı, kar­puz çe­kir­de­ği gi­bi bir­le­şik ke­li­me­ler ise ne ya­zık ki he­nüz söz­lük­le­re gir­me­miş. Kar­puz, tür­kü­le­ri­miz­de yer alır. Di­yar­ba­kır tür­kü­sü­nün ilk dört­lü­ğü şöy­le: “Kar­puz kes­tim yi­ye­yim / Aç ko­yu­nu gi­re­yim / Uyan uyan sar be­ni / Yâr ol­du­ğun bi­le­yim.” An­ka­ra tür­kü­sü­nün ilk dört­lü­ğü de şöy­le: “Kar­puz kes­tim yi­yen yok / Hâ­lin ne­dir di­yen yok / Ye­ni­le bir yâr sev­dim / Gö­zün ay­dın di­yen yok.” Bi­zim kar­pu­zu­muz ke­lek çık­tı. Siz al­dı­ğı­nız kar­pu­za dik­kat edin yok­sa şu yaz sı­cak­la­rın­da buz gi­bi kar­puz ye­mek­ten mah­rum ka­lır­sı­nız.