Haftalık sebze ve meyve alışverişlerimi İsmetpaşa Mahallesi’ndeki cuma pazarından yapıyorum. “Şu ağustos sıcaklarında güzel bir karpuz alalım, eve gelince buzdolabında soğuttuktan sonra nasipte varsa yiyelim.” düşüncesiyle geçen hafta bir karpuz aldık. Almaz olaydık. Un, bulgur, mercimek türü erzakı bitlenmesin diye yazları buzdolabına koyuyoruz. Dolapta yer olmadığı için karpuzu iki üç gün dışarıda tuttuk. Dolapta yer açılınca karpuzu kesip dolaba koyalım dedik ama karpuzu kesince gördük ki karpuz değil, fizikî harita. Damar damar yollar, tepeler, çukurlar, kıvrımlar... Kırmızı, beyaz, sarı çizgiler... Tadına bakalım dedik. Tat yok. Kabak aşılı bir karpuz. Soğursa belki yenir dedik. Soğuttuk yine de yenmesi mümkün değil... Serde şairlik olunca dilimize şu mısralar geldi: “Karpuz aldım pazardan / Hak saklasın nazardan / Dışı afeti devran / İçi büsbütün viran.” Türkçe Sözlük’e göre dilimize Farsçadan geçen ve aslı “harbûz” olan bu kelime, Türkçede karpuz olarak kullanılıyor. Bu kelime dilimizde şu anlamlara geliyor: 1. Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, parçalı sert yapraklı, sarı çiçekler açan bir bitki. 2. Bu bitkinin dışı yeşil kabuklu, içi kırmızı ve sulu, iri meyvesi. 3. Lamba karpuzu. 4. Kadın memesi. Bu kelimeden karpuzcu, karpuzculuk, karpuzlu gibi kelimeler türetilmiş. Birleşik kelimeler de şunlar: karpuz çatlatan, “çok soğuk su” anlamına geliyor. Şenliklerde kullanılan yuvarlak kâğıt fenere karpuz fener deniyor. Lamba karpuzu ise “Işığı yumuşatmak için lambalara geçirilen, mat camdan basık vb. değişik biçimlerde nesne, karpuz. Ebucehil karpuzu şöyle açıklanmış: “Kabakgillerden elma büyüklüğündeki meyvesi çok acı ve iç sürdürücü, ishal yapıcı bir bitki, acı elma, acı karpuz, acı kavun.” Bol büzgülü, kabarık, kısa giysi koluna da karpuz kol denir. Tohumluk olarak bırakılan karpuza halkımız dip karpuzu adını vermiş. Küçük bir karpuz cinsine de kurabiye karpuzu adı yakıştırılmış. Bir de karpuz kurabiye var. Onu da merak edenler internete baksın. Karpuzla ilgili deyimlerimiz az. Ayağının altına karpuz kabuğu koymak “Bir yolunu bulup birini işinden, bulunduğu makamdan etmek, ayağını kaydırmak” demek. Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek “Ayıkmasına, uyanmasına yol açmak” anlamına gelir. Karpuz kabuğu suya düşmeden “Yaz gelmeden, havalar ısınmadan” demek. Türkçe Sözlük, Karpuz kabuğunu görmeden denize girme için şu açıklamayı yazmış: “Bir işi en uygun zaman gelmeden yapma.” anlamında kullanılan bir söz. Karpuz kesmekle hararet sönmez için de şu anlam verilmiş: “Size kötülük yapmış olan bir kimseden başkasına zarar vermekle o kimseden öç almış olmazsınız.” Karpuz tarlası, karpuz çekirdeği gibi birleşik kelimeler ise ne yazık ki henüz sözlüklere girmemiş. Karpuz, türkülerimizde yer alır. Diyarbakır türküsünün ilk dörtlüğü şöyle: “Karpuz kestim yiyeyim / Aç koyunu gireyim / Uyan uyan sar beni / Yâr olduğun bileyim.” Ankara türküsünün ilk dörtlüğü de şöyle: “Karpuz kestim yiyen yok / Hâlin nedir diyen yok / Yenile bir yâr sevdim / Gözün aydın diyen yok.” Bizim karpuzumuz kelek çıktı. Siz aldığınız karpuza dikkat edin yoksa şu yaz sıcaklarında buz gibi karpuz yemekten mahrum kalırsınız.